Sayfa 5 / 5

bir uygulama ve bakış açısıyla ortaya çıkacağımızı kendilerine ifade ettik. Kendilerine birçok konuda detaylı bilgiler sunduk. inanıyoruz ki, o verdiğimiz detaylı bilgilerden kendileri de yararlandılar ve görüş açılarını genişlettiler.
Biz ayrıca bir başka değerlendirme daha yaptık, iştirak portföyümüze baktık. iştirak portföyü "böyle gelmiş, böyle gidecek" şeklinde değerlendirilmesi gerekmeyen bir uygulamadır. iştirakler de, tıpkı birtakım parasal kaynaklar gibi, alınır ve satılabilir düşüncesiyle, iştiraklerimizi tekrar gözden geçirdik, bir kısmının, fırsat olduğunca elden çıkması yönünde kararlar aldık.
Bu çerçeve içinde girdiğimiz 2000 yılının Kasım krizinde aldığımız tedbirler neticesinde ciddî kaynaklar sağladık. Bugün elimizde bulunan ciddî nakit kaynaklarının temeli, 2000 yılında Vakıfbank’a yönelik yaptığımız operasyon ve Kasım ayındaki uygulamalarımızdır.
2001 yılına girerken, yine bir krize yönelik olarak endişelerimiz sürüyordu. Ocak ayından itibaren böyle bir krize hazırlıklarımızı başlattık ve elimizdeki bu birikmiş nakit kaynakları, dolara, yabancı paralara dönüştürmeye başladık.
Bu krize yönelik olarak, tabiî, bizim tahminlerimiz, bir sıkıntının tahminen Mart veya Nisan aylarında gelişebileceği idi; fakat, gördük ki, şubat ayında kriz başladı. Bunun geçici bir olay olmadığını değerlendirdik ve elimizdeki bütün imkânlarla tedbir almaya yöneldik. Dolayısıyla, zamanında ve doğru kararlar alarak, bu krize hazırlıklı yakalanmış olduk.
Bir yandan bu krize yönelik nakdî ve diğer idarî tedbirlerimizi alırken, bir yandan da, krizi kriz olarak değil, bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerektiğini düşündük. Türkiye’de birçok kurum krize yönelik müdafaaya geçerken, biz, müdafa değil, hücuma geçmemiz gerektiğini düşündük. Bütün şirketlerimizi topladık, onlara çeşitli talimatlar verdik, birtakım tedbirler almalarını önerdik; ama, biz de, hemen, önümüzde Olağan Toplantımız için çok az bir zaman kalmasına rağmen, Genel Kurulumuzu Olağanüstü Toplantıya çağırdık. Orada, kendilerinden, yeni fırsat yatırımları için yetki aldık. Kendileri, bize güvenerek bu yetkiyi verdiler; kendilerine burada teşekkür ediyorum.
Bu fırsatların çıkacağını öngördükten sonra, çeşitli girişimlerimizi başlattık. O sırada, Türkiye’deki konjonktür, ayrıca, bize, şnans alanında birtakım girişimler yapabileceğimizi işaret ediyordu.
Bir yandan kendi bankamıza baktık. 11 şubeli, ufak bir bankamız vardı. Artık, bugünün Türkiyesinde ve hele, dünya konjonktüründe, böyle ufak şubeli bir grubun yaşamasının mümkün olmadığını değerlendirdik. Seçeneğimiz, ya bankayı kapatmak ya büyütmekti; fakat, kapatmak yolunda atacağımız adımlarda büyük sıkıntılar çıkacağını değerlendirdik; çünkü, malumlarınız olduğu ve geçen yılki toplantımızda ele aldığımız gibi, Almanya’daki bankamızda yaşamakta olduğumuz bazı sıkıntılar gündemdeydi. Bu şartlar altında, bizim çıkış yolumuz, bu bankamızı büyütmekti; dolayısıyla, bu fırsatın üzerine gittik. Yani, bir yerde, krizi, kriz olarak değil, bunu, proaktif yaklaşımla, bir fırsat olarak değerlendirdik.
Bankamızı daha da büyütecek bu adımı attıktan sonra, Ocak’ın ortalarında "Sümerbank" adı altında bir bankayı satın aldık. Tabiî, aldığımız banka Sümerbank değildi, içinde 6 tane banka olan bir bilançoydu. Bu bilançoyu da, biz, kendi arzu ettiğimiz biçimde teklif verdik, teklişmiz kabul edildi; biz, bankayı 50 milyara satın aldık. Bugün, 50 milyar, bir araba fiyatıdır.
Ayrıca, biz, bu bankamıza bir miktar sermaye koyduk ve yıl sonunda bankamız 150 trilyona yakın net kâr elde etti. Bunun da 142 trilyonunu, buraya, Kurumumuza temettü olarak ödedik.
Bu 142 trilyonluk temettü, bizim tüm diğer iştiraklerimizden aldığımız temettüden 2 trilyon fazlaydı; çünkü, bizim kırk yıldır yaptığımız yatırımlardan elde ettiğimiz temettü 140 trilyon, dörtbuçuk aylık bir çalışma sonunda Sümerbank’tan gelen temettüyü ise 142 trilyon olarak defterlerimize yazdık.
Dolayısıyla, geçen yılı ikiye ayırırsak şunu görüyoruz: Geçen yılın birinci yarısında, krizi görmek, tedbirler almak, proaktif girişimlerde bulunmak; ikinci yarısında ise, bu girişimlerimizden bankaya odaklanmak, sıklet merkezimizi onun üzerine kurmak ve gelirlerimizi artırmak.
Geçen yılın sonuçlarına baktığımız zaman şunu görüyoruz: 2000 yılında üyelerimize dağıttığımız aktuaryel kârımız 217 trilyon iken, 2001 yılı sonunda, bu 217 trilyon, 595 trilyon olarak neticelendi. 2000 yılında iştiraklerimizden 81 trilyonluk temettü alırken, bu sene, 142 trilyonu Sümerbank’tan diye ifade edebileceğimiz şekilde olmak üzere, tüm iştiraklerimizden 282 trilyon aldık; 81 trilyonu 282 trilyona çıkartabildik.
2000 yılındaki şnansal yatırımlarımızdan gelen kazanç 79 trilyondu, bu sene, 79 trilyon, 242 trilyon olarak neticelendi ve 2000 yılında 57 trilyon olan çeşitli gelirlerimiz, bu sene 71 trilyon olarak gerçekleşti.
Geriye dönüp baktığımızda şunu görüyoruz: Bankada yönelik kazançlarımız olmasaydı dahi, 2000 yılının aktuaryel kârı olan 217 trilyonu, banka kazancı hariç, 453 trilyona çıkarmış olacaktık; yani, banka kazancı olmasa dahi, aktuaryel kârımız 2 misli artmış olacaktı. Bir de bunu bankanın kârını eklediğimiz takdirde, çok daha iyi neticelere varmış olduk.
Bankayı alırken, sadece biz bankayı almadık, bankanın içinde bir yazılım, bir teknoloji şirketini de bankayla beraber aldık; ona da bir ücret ödemedik.
Bu yazılım, teknoloji şirketinde halen 300 kişi çalışıyor. ismi "OYTEK" ve ileride ciddî bir teknoloji şirketine doğru dönüşecek. Bu, geçmiş yıllarda Genel Kurulumuzun aldığı kararlardan bir tanesinin de uygulamaya konulmuş olmasıdır.
Bu teknoloji şirketinin yanında, menkul değerler şirketini aldık, var olan şirketimizle birleştirdik.
Ayrıca, gelişmesini süratle tamamlayan TUKAş şirketimize 2 tane yeni fabrika aldık. Bu fabrikalar, bankaların eline düşmüş ve kapanmak durumunda olan fabrikalardı. Bankalar bunları ellerinden çıkarmak durumundaydılar. Dolayısıyla, bankalarla yaptığımız pazarlıklar sonucunda, bunları, çok ehven, ama, çok ehven şartlarla, ödemelerini yıllara yayarak aldık ve bugün, TUKAş, kapasitesini, artık ciddî şekilde artıracaktır. Eskiden sadece salça üretip satan TUKAş, artık, salça üretiminde de büyüyecektir. şu anda talep o kadar fazladır ki, dışarıdan salça ithal ederek talebi karşılama çalışmalarını sürdürüyor. Fabrikalarımızda bunu daha da genişleteceğiz.
Ayrıca, yakın zamanda, birkaç gün evvel -onu da, bu yılın konusu olmakla birlikte, bu.....DEVAM EDECEK..